Salı, Şubat 26, 2008

buz..

buz
İçim böyle şimdi.. Geçsin diye bekliyorum..

Salı, Şubat 12, 2008

haftasonu..

iskeleKayınbiraderi görelim diye yola çıkmıştık aslında. O da bizi mi bekliyormuş nedir, ancak arabanın içinde, yemek ve kahve molalarında görebildik birbirimizi, öyle çok gezdik, öyle çok yedik! İzmir'in çevresinde uğramadık kasaba, köy bırakmadık. :)
köy kahvesiSeviyorum ben Ege'yi. "Gel bakayım yeğenim" deyip bana dibekte kahve dövdüren amcayı, "al bu senin hakkın" deyip bana dövdüğüm kahveden vermesini sonra:); kadınların hayattan koparılmamış olmasını; turistik yerlerde bile zamanın adeta durmuş olmasını; Anadolu'dan çok farklı olarak bir "dışarıda yemek yeme kültürleri" olmasını; deniz ürünlerini, süt ürünlerini, çıtır çıtır meyve sebzelerini, otlarını; "öteki yaka"dakilere bu kadar çok benzemelerini, bir şeyi çok beğendiğimi söyler söylemez safça tarifini vermelerini, tatlıya, tuzluya, kahveye sakız koymalarını; pazarda çiçek satmalarını..
kabuklarAlaçatı'da, yağmur kış kıyamet demedim, pazara uğramak istedim. Kuzusarması da, abimiz de kırmadı beni, eşlik ettiler bana. Ben tazecik enginarlara bakarken Kuzusarması bir buket nergisle geldi elinde. Ben de küçük bir öpücükle teşekkür ettim kendisine. Birden ikimiz de duyduğumuz -ama pek de beklemediğimiz- sesle irkildik, pazarcı teyzelerden biri gülerek beni azarlıyordu. :) "Olur mu hiç öyle! Adam çiçek almış getirmiş, oooo, daha çok sarıl, daha sıkı sarıl!" Sarılıverdim Kuzusarması'na sımsıkı, döndüm teyzeye, "oldu mu?" dedim, "eeğh, oldu gibi" dedi.. :) Biz güldük, o güldü.
nergislerEge'nin her şeyi bir yana.. Ben Ege'den hep mutlu ayrılmayı seviyorum. :)

Fotoğrafların bir kısmını şuraya koydum.. Dilerseniz karıştırın diye. ;)