Pazartesi, Temmuz 17, 2006

bize neler oluyor?

Hiç gerçekten "yaramaz" bir kız arkadaşınız oldu mu? Öyle "ay düştüm, diziem çoooak acıdddııa" diyenlerden değil ama. Hmmm, nasıl desem, harbi delikanlı kız. Erkek gibi -iyi manada :P-. Ben de yaramazdım, pek süssüzdüm hem, ama onlardan ol-a-madım hiç, o kadar becerikli değildim. Dersleri asmak, -sürekli- kopya çekmek filan pek bana göre değildi. :) Ama ortaokulda ikisi de birbirinden zeki, çok sevdiğim arkadaşlarım olmuştu böyle. Ortalığı karıştırmakta üstlerine yoktu. :) Bir keresinde -iyi aile kızı- bir arkadaşımızın annesini arayıp, "aaa, kızınız okula gelmedi de, merak ettik" deyip, üçüncü dünya savaşını başlatmaya yeltenmişlerdi. :) Anne okulu bastığında ne yaptıklarını anlamış, özür dilemek için her şeyi yapmış; en sonunda kendilerini bir türlü affetmeyen arkadaşımıza "bir kilo armut" alarak kızı güldürmeyi başarmışlardı. :) Çok eğlencelilerdi, onlara kızmak -neredeyse- mümkün değildi.
boynumda kör akordiyoncu gözlüklerim ve B.
Sonra zaman geçti, hepimiz birer birer ağırlaştık/olgunlaştık önce, sonra da dört bir tarafa dağıldık. Birinin izini tamamen kaybettim. Diğerinin (adına "B." diyelim) nasıl güzel/alımlı bir kadına dönüştüğünü izledim. Sonra haberleşmeler, yerini "tesadüfen haber almalara" bıraktı. Yine "tesadüfen" bu öğlen öğrendim: Sevgili B.'nin bir kızı olmuş. :) Oysa -uzun zaman önce- evlendiğini bile yakın bir tarihte "tesadüfen" öğrenmiştim! Haylaz kızların hiç evlenmeyeceğini düşünür ya insan, ne büyük yanılgı, herkesten önce doğuruyorlar-mış- bile! :)

Son zamanlarda aldığım bu tarz haberler bana büyüdüğümü, hatta yaşlandığımı, ne çok şeye geç kaldığımı bağırıyor sanki. Baksanıza: Önce Oğuz&Sezin "evlendi" bir önceki cumartesi akşamı, geçtiğimiz cumartesi de Özlem. Düğünün ertesi günü, "hamile" olan Özlem'i (bu başka Özlem!) -ve Hakan'ı- ziyarete gittik. Onlardan dönerken Ülkem'in bebeğinin haberini aldık. Veli aradı hemen ardından, ufaklığın doğumgününe çağırdı bizi. Dönüş yolunda Refik'in nişanlandığını öğrendik. Bu haftasonu Şevda'nın düğünü var.

B. anne olmuş..

"Şu konsere gidelim mi", "sabaha karşı döndük eve"lerden; "eşyaları ayarladık tatlım, bir gelinlik kaldı"lara, "bizim ufaklık kızamık olmuş, bütün gece uyumadık"lara nasıl-ne zaman geldik bilmiyorum.

Bu konuya nasıl geldik onu da bilmiyorum. Benim niyetim, herkesin eteği öylece dururken, benim ağır bir ketenden yapılmış yeşil eteğimin neden kafama geçtiğini sorgulamaktı. Yaya geçitlerinin -hiç bir yayaya durulmadığından hareketle- neden hala kaldırılmadığını ya da. O da olmazsa, bu yazının konusu "ilişkide beklentilerin önemi" olabilirdi. Olmadı.

Çocukluğumun haylaz B.'si anne olmuş.. Galiba başım dönüyor..

5 Comments:

At 18/7/06 09:52, Anonymous Adsız said...

ne kadar garip değilmi? gerçekten büyüyoruz büyüdükçe kaçırdığımızı hissediyoruz aslında belkide kaçırmıyoruz sadece herşey çok hızlı gelişiyor ve değişiyor ..adapte olmakta zorlanıyoruz..tam adepte olmuşken yeni değişimler...herkes bir yöne dağılıyor...sonra bir bakmışsın gene biraradasın..yada bir bakmışsın birileri artık yok..bir bakmışsın artık sen de yoksun..o sebeple varolduğunu hissettiğin sürece yaşamak gerek..dediğin gibi belkide fazla kurcalamadan...belkide haklısın...:)

 
At 18/7/06 09:56, Blogger ulkem said...

ne güzel anlattın ... ne desem, hayat bu olsa gerek...ben kardeşimi evlendirdiğim gün büyüdüm; Abla oldum. Bugün ise büyümenin ötesine geçiyorum artık. Şevkatli, olgun, anlayışlı sağduyulu olma yolunda hızla ilerliyorum...
Güzelim, her yaşın/ dönemin ayrı bir güzelliği varmış. Tadını çıkart. bırak keten eteklerin orda kalsın andıkça keyiflen sadece.. sevgiler

 
At 18/7/06 14:11, Blogger Tolga Kaya said...

30 yas krizleri bunlar. Bir iki yila kadar gececek, pre-40 sendromlari yasayacagiz.

 
At 18/7/06 17:31, Anonymous Adsız said...

yaramazlık yapmış olmasın senin yaramaz arkadasın.:)

 
At 27/6/09 02:13, Blogger Unknown said...

evet gerçekdende birbirimizi kaybettik. ve hiç beklenmedik bir zamanda da bulduk.hatırlattıkların için sağol...

 

Yorum Gönder

<< Home