Pazar, Haziran 11, 2006

şirin balıklar moral bozar mı?

Sevgili Sevgilim,

Bu aralar zamanın çok az biliyorum, ama yazmadan edemedim. Üstelik bunu sen de bilmelisin sanırım:

Ben bir embesilim.

Yokluğunda ele gelir tek bir iş yapmamış, yalnız iki film izlemiş (biri tekrar), elindeki kitabı bile bitirememiş ve boş gözlerle televizyona bakmış bir insan olarak, dün gaza geldim. (Tek başıma gelmeyeyim diye Eda'yı da getirdim üstelik.) Gittik, rengarenk ipler, kurdeleler aldık; küçük çiçekler, balıklar yapıp t-shirtlerimizle, çantalarımızla oynayalım diye. -Hem de üç kuruşa- öyle güzel, öyle eğlenceli şeyler bulduk ki.. Bir hevesle geldik eve. Ama bir baktık benim tığLAR kayıp! Üzülmedik, "sonra yaparız" dedik, oturduk.

papatyalar
Edoş Hanım, bugün çantası malzeme -ve tığ-, içi sabır, kucağı papatya dolu geldi. :) İki dakikada -ama gerçekten iki dakikada- "deneme bunlar yaa, güzel olmadı" diye diye yaptığı şeyler beni bunalıma sokmaya yetti tabii. En son bundan yıllaaar önce yılbaşı hediyelerimizi beraber hazırladığımızda bunalıma girmiştim. :) Eh, epey olmuş, zamanıydı artık. :P Hayır, "aslında yeteneğim var ama tecrübem yok" demeyi istiyorum ama hep yalan, hep yalan, nereye kadar. Hatun bu işlerle uğraşırken, bir yandan da bana nasıl yapılacağını öğretmeye -nafile- çalıştı durdu. Elimden çıkan "çiçek bozmaları" öyle korkunç ki, görüntülerine bilgisayar bile katlanamadı, kilitlendi. (Başkalarının bilgisayarlarını korumak için görüntüyü yüklemek konusundaki ısrarımdan vazgeçtim, ne yapayım..) Bütün gün aynı şeyi yaptım ("bir tane batır, çek, ikisini birlikte al, ipi tığa dola, bak üç ilmek oldu, önce birini, sonra ikisini, sonra kalanları birl..") ve şu an hiçbirini hatırlamıyorum! Mektup içinde korsan mektup: Edaaa, kusura bakma, ev ödevimi yapmayı bir türlü beceremiyorum. :(

iki dakikada yapılan yelkenli ve balıklar
Böyle işte Sevgili-m- Kuzusarması; tıkıyorum yünleri, pulları kurbağa prensimin içine, orada unutuyorum, anlaştık mı.. Böyle güzel şeyler yapmayı, güzel insanlara bırakıyorum. Ben o güzel insanlardan faydalanan cadı olacağım, böööö.. :)

kurbağa prens
Ha, bir de dönsen artık diyorum.. E özlüyorum..

4 Comments:

At 12/6/06 10:35, Anonymous Adsız said...

Cumartesi renkli renkli iplerimizi aldık, pazar günü de koyulduk balıklar, çiçekler yapmaya...Üniversite yıllarında ne kadar sevdiğimi ve yaparken ne kadar eğlendiğimi unutamayacağım yılbaşı hediyesi dünya güzeli kırlentler yaptığımızdan beri her gördüğümüze biz bundan yaparız hem de daha güzelini yaparız der dururuz ama epeydir boyle bir işe kalkışmamıştık...Belki Ebuşcum benim gibi küçüklüğünde "kız çocuğu el işi yapmayı bilmeli" terörüne mağruz kalmadığından istediği kadar güzel şeyler yapamadı ama ben her seferinde daha iyiye gittiğini gördüm, eminim yakında benimkilerden çok daha güzellerini yapacak. Benim için çok güzel ve renkli bir gündü arkadaşım seninle böyle şeyler yapmayı özlemişim, bir daha arayı bu kadar açmayalım tamam mı :)

 
At 12/6/06 14:42, Blogger ulkem said...

çoook kıskandımmmm. ben de istereeeemmm.

 
At 12/6/06 15:20, Blogger rahel said...

sevgili anonymous, :P
yapmam bi daha ben. ben tarif edeyim sen yap.

ulkem hanım kardeşim,
kıskanma, çalış senin de olur. :)

 
At 13/6/06 15:03, Blogger Unknown said...

edoş süper şeyler yapmıştır. zaten resimleri de var, süperler. Hepimiz herşeyi en güzelinden yapacak değiliz yaa. ebrum sen yaptığın diğer güzel şeyler ilen yapıyom diye sevin diyorum ve ayrıca ekliyorum, beni görmeye ne zaman geleceksiniz?

siz beni son gördüğünüzden bu yana ben çok değiştim: "fındık" idim "bebek" oldum.

(zeynepin ağzından yazınca kendimi, kendisinden III. bir şahıs gibi bahseden ve bunun için çocuklarının yada başkasının ağzını seçen "babamız çok kızıyor" yada "ahmet albay gelmiştir" diyen teyzeler gibi hissediyorum. ama başladık bir kere bu oyuna mecburen devam edeceğiz. zaten blogda kayıtlı olan da kızım, elim mecbur ne yapayım.)

 

Yorum Gönder

<< Home