Pazar, Ekim 16, 2005

kansızlık


Perşembe günü Bicim'e eşlik etmek üzere hastanedeydim. Hazır hastanedeyken soğuk algınlığım için bir doktora görünmek istedim. Bicim sırasını beklerken, ben de bana gösterilen odaya girdim ve çığlıklar atan bir doktorla karşılaştım. :) Aramızda hemen hemen şöyle bir diyalog gelişti..

- Ay hanımefendi, nasıl ayakta durabiliyorsunuz böyle, uzanın hemen şuraya, uzanın uzanın..
- (Gülerek ve bir yandan uzanarak) Şeyyy, ama benim yalnızca burnum filan.. Yani üşütmüşüm galiba..
- Ne zamandır böylesiniz?
- Nasılım?
- Bembeyaz..
- Hmm, kendimi bildim bileli galiba.
- Çarpıntınız oluyor mu?
- Hayııır.
- (Düşünceli) Ama olmalı. Hmmmmm, (karnıma bastırarak) burası ağrıyor mu?
- Hayııır.
- (Endişeli) Ama ağrımalı. Size acilen kan tahlili yapmamız lazım.
- Ama ben iğneden çok kork..
- (Beni aynaya sürükleyerek) Bir bana, bir de kendinize bakın allah aşkına. Tamam, ben biraz kırmızıyım ama, siz de biraz hayalet gibisiniz, aaaaa..

Neye niyeeet, neye kısmet tabii. :) Fobi sahibi yetişkin bir insan olarak bütün gece korkudan uyumayıp, sabah ilk iş kendimi Elida Hemşire'nin kollarına bıraktım. Hayatımda ilk kez (vurgulayayım, ilk kez) ağlamadan, zırlamadan, bağırmadan, bayılmadan kan alındı kolumdan. Elbette övüneceğim, büyük başarı çünkü! Akşam görebildiğim sonuçlar, kısaca bir gözümün toprağa baktığını söylüyordu. "Alt" seviye olan 8'e ulaşmak için yaklaşık üç torba kan nakli yapılması gerekiyormuş! :P (Bendeki değer 2,97) Neyse, üç ay boyunca her gün ilaç kullanacağım, üç ayın sonunda tekrar bakacağız duruma. Sonradan çok iyi, azıcık medyatik ve azıcık da sosyetik olduğunu öğrendiğim doktorum, tüm direnişime rağmen haklı çıktı yani. Beni ikinci görüşünde, adamın bakış açısını değiştireyim, beni çok solgun görmesin diye makyaj bile yapmıştım halbuki.

Şimdi.. Madem bu kansızlık konusu bu kadar önemli, bende gani gani mevcut olan belirtileri buraya yazayım da, eş dost faydalansın, değil mi? Daha detaylı bilgi için, bu yazının başlığına tıklayabilirsiniz.

1. Ne kadar dinlenirseniz dinlenin halsizseniz,
2. Üşüyorsanız, (özellikle el ve ayaklar)
3. Nefes darlığı çekiyorsanız, (bende bu yoktu mesela)
4. Çok seyrek de olsa çarpıntınız oluyorsa,
5. Renginiz soluksa, (parmaklarınızı tutup elinizi geriye doğru esnetin, avuç içinizdeki çizgiler sağlıklı bir insanda koyu kırmızıdır, bende renk değişmiyor, hep beyaz, hep beyaz)
6. Tırnaklarınız çabuk kırılıyor, ağız kenarınızda çatlaklar olşuyorsa,

beni arayın! Ben de size kansızlıkla mücadeleden sorumlu devlet bakanının ismini vereyim. :)

------------------Edit----------------

Sevgili Ülkem'in katkılarıyla (teşekkür ederim canım benim) buraya bir link daha ekliyorum. Annede demir eksikliği, bebekte zeka geriliği olarak geri dönüyormuş.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home