kuzu, sosis ve bisküvi..
Hayır hayır, başlığa bakıp dünyanın en felaket menüsünü anlatacağımı sanmayın, burayı bir "yemek tarifleri alacakaranlık kuşağı"na dönüştürmeye de hiç niyetim yok ayrıca. Ama doğru, bu yazının anahtar kelimeleri bunlar, ne yapayım?!
Şimdi bu sefgili kuzusarması insanı , beni "kuzu" diye çağırıyor. Ben bunu gereğinden fazla Discovery Channel ve NG izlemesine bağlamıştım başta. "E adam bakıyor timsahlara, bakıyor zürafalara, en çok benzediğim hayvanın ismini -eh- "biraz sevimlileştirerek" bana takıyor. Makul." diye düşünmüştüm. Ama sanırım yanılmışım, çünkü yeni bir şey farkettim.
Bana bir hayvanın adını takan bu insan evladı, eğer üzerinde sosyal bir baskı yoksa (etrafında ağır abiler filan dolaşmıyorsa yani) kedileri "püsküüüt" (bisküvi manasında), köpekleri "ssosiisss" (peltek bir şekilde uzatarak 'sosis' deyin, işte o ses) diye seviyor. Bu durumda benim Discovery teorim de çürümüş oluyor, bu adam BBC Prime'da yemek programı ya da Alice filan da izlemez ki, bu sosisle bisküviyi manalandırılalım.. İşin gücün yoksa yeni bir fikir üret şimdi!
Beni böyle derin düşüncelere sevk ettiği için kuzusarması beyefendiyi şiddetle kınıyorum bu arada. Bizim de bir işimiz ve hatta gücümüz var herhalde.
1 Comments:
bkz: http://kuzusarmasi.blogspot.com/2006/03/kuzu-kuzu-ve-kuzu.html
Yorum Gönder
<< Home