depresyon efendisi..
Rahel gönüllü olarak gittiği Auschwitz kampından bildiriyor:
Lale Müldür yazmış, beni almış götürmüş..* "Depresyondayım" deyince kimse beni dinlememiş, "deprasyondayım" deyince herkes gülmüş.. :) Hayat komikmiş aslında, her zamanki gibi kolaymış da, bu satırları yazan aptal bunu bir türlü görememiş!
*Teşekkürler Y., sen olmasan kendi kelimelerimde boğuluyordum şimdi! :)
"Evde öyle oturuyorum. Akineton içtim. Yapay bir huzur. Anlamadığım bir müzik çalıyor. Kafam hem iyi, hem çok kötü. Her şeyi daha da acayipleştirmek için siyah gözlükler taktım. Evde öyle oturuyorum.
Depresyon günlerimin sabahlığını da giydim tabii: Lacivert kadife ve arkasında nefis bir turkuaz kuş var. Bunu giydim mi, artık iş biter. Kış gelmiş, sobanın üstüne de Depresyon Efendisi oturmuş demektir. Bir kestane pişirmediği kalır. Ama kendine acı bir kahve koyar. O acı kahve depresyon kahvesidir de, ben ondan içmem.
Bu depresyon dedesi geldi beni on iki yaşımda buldu. On iki yaşındayken anneme gider, 'Anne, canım sıkılıyor' derdim. Daha o zamanlar Baudelaire, Spleen filan okumamıştım. Tam şu anda ezan okunuyor. Biraz yukarıdakini hatırlayın diyor. Kimbilir belki o hepimizden daha da yalnız. Onun yukarıda olduğunu bilseydik, hepimiz çok sevinirdik değil mi?
Hâlâ canım sıkılıyor. Böyle zamanlarda hiçbir şey iyi gelmez bana. Kitap okuyamam, yazamam, kendime çay bile yapamam. Kendimi dışarı atarım, o zaman da kurtulamam. Çünkü insanlarla aramda Depresyon Efendisi vardır. Telefonla konuşamam ya da tam tersine bir telefon obsesyonu başlar. Herkesi geceyarıları uykularından uyandırırım. Saatin tik taklarını dinlerim bir tek. Yalnızca Ufo kitapları ya da mistik kitaplar okuyabilirim. Çünkü çıkış yolları bir tek onlarda vardır.
Onlar Depresyon Efendisi'ni öldürürler. Depresyon Efendisi bohçasını alıp başka bir eve gider. Geçici bir ayrılıktır ama bu. Tekrar döneceğini, sobama döneceğini bilir. Edgar Allan Poe buna başka bir şey demiş. 'Kuzgun' demiş o bu duyguya. Ece Ayhan 'görünmez köpeğim' diyor. Sylvia Plath 'Lale' diyor.
Depresyon Efendisi nedir aslında size söyleyeyim mi? Depresyon Efendisi insanı gönüllü olarak Auschwitz kampına gönderecek kadar zalim bir arkadaştır. Ama bizi en yakından tanıyan, o yüzden de vazgeçemediğimiz bir arkadaş. Billie Holiday'in dediği gibi:
'Günaydın kalp acısı,
Oturmayacak mısın?
Beni en iyi tanıyan sensin.'
Sonra depresyon bulaşıcı bir hastalıktır. Depresifleri hemen herkes anında terk eder. Hiçbir şey yapamazsın. Depresyon Efendisinin kahvesine mecbur kalırsın.
Merhaba Depresyon Efendi,
Kestane pişirmeyecek misin?
Benim en kıskanç sevgilim sensin!"
7 Comments:
haydaaaa...
o yazi senin mi, lale muldur'un mu yoksa Y'nin mi anlayamadim.
sana ben en bi fosforlusundan pembe hirka alsam, atsan o depresyon hirkasini. olur mu ki, ister misin ki? kisin bitmesine daha var, bitmek bilmez diger turlu. ustune ustluk depresyondayken insan kendini o kadar cok hakli, o kadar cok gercekci gorur ki kendine olan acimasizligini fark etmez bile. kosarak kac ondan! sicak gorunur, sokuldukca insani usutur o hirkalar. kac kuzucik kac!
tamam. leyla muldur yazmis :)
"Sylvia Plath 'Lale' diyor."
hönk !?
Sobanın yanında banada yer var mı?
Annemin gençliğine ait siyah ve üzerinde pembe desenleri olan sabahlığımı giysem, bir fincan yasemin çayı ile otursam yanıbaşına???
depresyon kostumum yok ama "sanirim artik istenmiyorum"larimida alip bende geliyorum. acilin!
kamptan ciktigini, yeni bir kampa hazirlandigini dusunuyor ve cok seviniyorum:)
Yorum Gönder
<< Home