Çarşamba, Aralık 07, 2005

Bubbles / Balonlamak desek olur mu?

New York'ta yaşayan Ji Lee beyefendi süper bir fikirle işe koyulmuş. Nedir? Şudur: 15.000 tane konuşma balonu etiketi hazırlarsın ve içleri boş bir şekilde New York'un dört bir tarafına, reklam panolarına, tabelalara yapıştırırsın. Sonra gelen geçenin bu balonları doldurmalarını bekler, fotoğraflarını çeker, sitende çeşitli konular altında sınıflayarak yayımlarsın. "Talk back" diyor abi buna, pek sevdim ben de.. Fotoğraflara bir bakın bakalım, ne düşüneceksiniz.

İtalyanlar da başlamışlar balonlamaya. Yakında Beyoğlu'nun sokaklarında da görürsek şaşırmayalım artık..

Siteye başlıktan ya da buradan ulaşabilirsiniz.

Bu arada, Ji Lee 15.000 etiket daha yapıştıracakmış, öyle diyor..

Pazar, Aralık 04, 2005

Kahrolsun Deniz Seki'nin Birliktelikler Üzerindeki Baskısı!

deniz seki yine şuh şuh yatmakta Var ama böyle bir şey, yok mu??? Bir deri bir kemik kadınları övüp övüp, onlar gibi olmak gerektiğini aşıladıktan sonra, biraz haksızlık olmuyor mu bu "balık etli" ablaya ağız suyu akıtmak?! Akademisyeni, clubberı, enteli danteli, avamı bir yana; kocam, arkadaşım, abim ve hatta kayınpederim bile bayılıyor hatuna! Nasıl oluyor da hiçbir ortak noktası bulunmayan bu insanların zevk kümelerinin kesişiminde duruyor bu kadın, anlamıyorum. Ama süper bir tez konusu olabileceğini düşünüyorum. Bir çeşit "Türk damak tadı" tüm bu insanları biraraya getiriyor olsa gerek..

Kadın kısmı da ayrı garip tabii. "Deniz Seki'ye olan beğeni"yi rakip görüp bunalıma girmek, yalnız bizim cinsimizin yapacağı bir şey, kabul ediyorum. (Bu cümlede "Deniz Seki" yerine "futbol", "otomobil", "Milla Jovovich" gibi herhangi başka bir şey de konulabilir, farketmez. Mesela ben, boyunun çok kısa olduğunu öğrenene kadar deliler gibi "Banu Güven" bunalımlarına giriyordum. Kuzusarması "hem güzel, hem akıllı" diye diye onu her gece izledikçe deliyordum ufaktan. Kısa boylu olduğunu öğrenince ne değişti diye sorarsanız, aslında bilmiyorum. Güzelliğinin ayaktayken aynı olmadığını ya da kuzusarmasının öööle "mınık mınıcık" kadınlardan hoşlanmadığını bilmek beni rahatlatıyor olabilir. :) Haklısınız, tamamen saçmalık!) Dünyanın en aklı başında hatunu, bir önceki akşam kocası "hmmm, Deniz Seki çok kilo almış ya, ne bu böyle, çok çirkin görünüyor" dediği için yemek ısmarladı sevincinden. Kayınvalidem kadının kasetini arabaya sokmayıp, alternatif olarak "Müzeyyen Senar" dinletti bize dört saatlik bir yolculuk boyunca,vesaire.. Biraz kurcalasak ne hikayeler çıkar daha. Ama derdim hikaye anlatmak değil.

Benden günah gitti, meselenin kıskançlıktan öte olduğunu fark etmeleri için buradan yetkililere sesleniyorum: Çözün bu Türk erkeğindeki Deniz Seki saplantısını, yoksa çözülen birliktelikler olacak!

Cumartesi, Aralık 03, 2005

Buzdolap


Evimize gelenler bilir, buzdolabı süsleri benim için deliliktir. Herbirinin bir hikayesi vardır illa. Daha kendime ait bir evim olmadan toplamaya başladığım, bir çoğunun eşi artık bulunamayacak olan küçük ıcık cıcık bir sürü şey. Arkadaşlarımın yurtdışı seyahatlerinden getirdikleri güzellikler ya da. Belki de bu yüzden gördüğüm en eğlenceli, "yaaa, geç kaldım yine, keşke önce benim aklıma gelseydi" dediğim projelerden biri BUZDOLAP.. Mantık basit, evdeki buzdolabının karşısına geçiyorsun, kapağın bir fotoğrafını çekiyorsun, yetmiyor, bir de kapağını açıp içinin fotoğrafını çekiyorsun. Üşenmeyip buzdolabının senin için ne anlama geldiğini bir cümleyle anlatıyorsun, bu kadar iş yapmışken bunu BE'ye postalıyorsun, hepsi bu. Ne işe yarar diye soracak olursanız, bunu okumanızla aynı işe yarar. Paylaşmaya yarar, gözetlemeye yarar.. Karşılaştırmaya, övülünce mutlu olmaya. Eğlenmeye. Canınız neye isterse ona yarar yani.. Paşa gönlünüz bilir.

Bu işi akıl eden BE deli midir, divane midir derseniz, bir de buraya bakabilirsiniz.

Ama ben buzdolapta bizim buzdolabını bulup, ona bakmanızı tercih ederim tabii..