Poettker'ler
Bugün kuzusarmasının Almanya'da yanında staj yaptığı avukat Horst Poettker ve eşi Michaela ile birlikteydik. İnanılmaz şirin insanlar; öğrenmeye olan istekleri, sonsuz merakları ve güleryüzleri ile, aslında pek de iyi başlamayan günümüzü neşeye boğdular. Michaela yediği her yemeği tek tek yazdı mesela, "komşularım bunların hepsini yediğime inanamayacak!" diye gülücükler saçarak hem de. Kendilerine Çince kadar uzak da gelse, etreftaki hemen herşeyin Türkçe isimlerini duymak istediler. Michaela modern sanatla uğraşmasına rağmen kendisini "doğunun gizemli kenti"ne o kadar kaptırdı ki, müze gezmek yerine nargile içmeyi tercih etti. :) Ayrılırken beni Türk usulü öpmesi ve bunu içtenlikle yapması her zaman hatırlayacağım bir ayrıntı olacak sanırım.
Kuzusarması bu buluşmayı daha detaylı anlatacaktır nasıl olsa, ben de Poettker'lerin armağanından bahsedeyim bari. Yukarıda gördüğünüz kutuyu verirken içindekileri "cennet meyvesi" olarak adlandırmıştı Michaela, tadınca ne demek istediğini daha iyi anladım. Almancası olanlar Leysieffer in sitesine bakıp, iç geçirebilirler. Daha akıllılar bize gelip, bu enfes şeylerin tadına da bakabilir tabii.
Yerken kendimden geçtim, dışı şekere bulanmış beyaz çikolatanın (benim yediğim beyaz olandı, bir de kahverengi olan var, onu daha denemedim) içinde yine beyaz çikolata içeren bir çeşit krema var, ama ne krema.. Tek kelimeyle enfes! Bugünün niye kötü başladığını anlatmayı ise yine kuzusarmasına bırakıyorum. Hikayenin başrolünde kendisi var çünkü.