dün..
Dün sabah,
- çok erken uyandım.
- "5 dakika daha"larımızdan en sonuncusunda sarılmış yatarken, Kuzusarması bana "sevgi yumağı olmamız yetmez, sevgi düğümü olalım" deyip bacaklarını bacaklarıma düğümledi. Ben çok güldüm. O çok kızdı. O kızgınlıkla bana biraz daha fazla sarıldı. Bütün gün kaburgalarım ağrıdı.
- kimsenin bize söylemeye cesaret edemediğini evimizi temizleyen -dünya tatlısı- Galia söyledi: "Bu eve acilen bir bebek istiyorum! Zaman geçip gidiyor!" Şaşırdık kaldık.
- işe yürümek için yanlış gündü ve ben yürüdüm. Çok üşüdüm ama pişman olmadım.
- yağmur altında yürürken "ve rüzgarlı havalarda yağmur iğri yagar" dizesinin kimin olduğunu düşündüm. O. Veli ile Özdemir Asaf arasında gittim geldim.
- İstiklal'in yeni delisini gördüm. M. Jackson gibi "ooooo, uuuuu" sesleri çıkararak moonwalking yapıyordu. Çok eğlendiğini düşündüm, hiç üzülmedim.
- kentin her yerine sprey boyayla yazılmış "ne olur geri dönme!" yazısının karakterinin, "Nuri Alço" yazısının karakterine ne kadar benzediğini farkettim. Altından çıkacak çapanoğlunu merak ettim.
- yol boyunca Costello'dan "I Want You"yu dinledim, psikopata bağladım.
Dün öğlen,
- laf olsun diye gezerken bir t-shirt aldım. Üstümde para yoktu, Tülay'dan borç aldım.
- laf olsun diye gezerken bir ayakkabı aldım. Tülay'a acıdım, kredi kartı kullandım.
Dün akşam,
- Kuzusarması elinde frezyalarla geldi. Ben çok sevindim.
- yeni t-shirtüme çok güldü. Ben yine çok sevindim.
- annemin aldığı demlikte ıhlamur kaynattım, Serkan'la Bicik'in hediyesi peçetenin üzerine yerleştirdim. Yanına Prag'dan aldığımız bardağı koydum. Dedemizin köyden gönderdiği balı, Doğu Beyazıt'tan getirdiğimiz tabakta servis ettim. Hepsinin bir anısı olması hoşuma gitti. Kuzusarması ıhlamurdan içmedi. Ben birsürü içtim.
- üstümde battaniye, elimde ıhlamur, Kuzusarması'nın dizine yatıp televizyon seyrettim.
Bu sabah,
Hastayım..