kısa kısa, ama uzun..
Kısa kısa yazayım dedim ama bakalım sonu nereye varacak. :)
- Doğumgünü kutlamalarım 40 gün-40 gece sürdü hakikaten! Kuzusarması geçen sene yazdıklarımı yanlışlamak istercesine önceden planlanmış, ciddi bir süpriz yaptı bana. Her zamanki gibi sahilde gezeceğimizi sanırken ben bir tekneye attı ve Lacivert'e götürdü. Tekne gezintisinin kendisi bile yeterdi bana aslında, ama o yetinmedi. Çok mutlu etti beni. :) Hava karardığında, masamıza tatlı yerine benim için yaptırdığı doğumgünü pastası geldiğinde gözlerime inanamadım. O inanamadığım gözlerle bütün akşam ağladım. Sevinçten. :) 10 yıl kutlama yapmasak da olur bundan sonra, sevgili benim için önceden uğraşıp organizasyon yaptı ya, ölsem de gam yemem artık. :) Valla. Gerçi "içimdeki kadın" rahat durmuyor, "madem yapabiliyordun be adam, beni niye üzdün bunca yıl" diye bağırasım geliyor, ama buldum bunamayayım di mi.. Evet, uslu durayım ben. Hatta buradan kendisine teşekkür edeyim. Teşekkür ederim aşkım.
- Bir sonraki gün planlı programlı yemeğimiz vardı. Refik'te oturduk, yedik, içtik, demlendik. Orhan Gencebay CDlerim -batsın bu dünya, nı nıı-, kalpli balonlarım -evet, yaptık, ne var?!-, kitaplarım, yastığım, geceliğim,sev-dik-le-rim ve ben eğlendik. Ayşegül delisi benim için afiş bile hazırlamıştı. :) Arkadaşlarıma doyum olmaz, ama kutlamalarda -bundan kısa bir süre önce de evlilik yıldönümü kutlamıştık nitekim!- "doz aşımı" seviyesine geldim nihayetinde. Ya bu kadın milleti hiç bir şeyden mi memnun olmaz?! Allah beni bildiği gibi yapsın.. :)
- Sonraki hafta "sanal" arkadaşlarımla :P buluştuk. HMFciğim şurada yazmıştı, okumuşsunuzdur belki. Toti, hmf, crick ve ben bir delilik yapıp bir araya gelelim dedik. İyi ki de yapmışız. :) Çok güzel bir akşam geçirdik.
Ben herkesten önce gittim olay mahaline. ;) Beni zorla bir masaya oturtmaya çalışan garsona "arkadaşlarıma bakıyorum, gelmiş olabilirler" dediğimde farkettim aslında ne yaptığımı, hiç tanımadığım insanlarla buluşuyordum! :) Nitekim bütün masalara eğilerek bakıp "acaba bu crick mi, yok yok, şu hmf olabilir mi, ay totinin hiç fotoğrafını görmedim ki" filan derken oturdum bir masaya, "en kötü ihtimalle araşırız" diye. Sonra geldiler, önce crick ve hmf birlikte, sonra toti. Valla bunlar yazıştıkları gibi konuşuyorlar. Konuşurken, paylaşırken, eğlenirken sınırları yok. Oldukları gibiler, o yüzden çok kolay oldu iletişim kurmak. :)
En komiği birbirimize ismimizle hitap edemeyişimiz oldu. :) Ben en çok hmf'ye adıyla seslendiğime sevindim, hmf demek çok zor, hidro filan demek de çok garip. En garibi birbirimiz hakkında biraz daha ipucu edinmek için "ay sen ne iş yapıyorsun, ailenle mi oturuyorsun" gibi manasız sorular sormaktı. En çekindiğim -evet itiraf ediyorum- toti'nin "ağır abla" çıkması, hatta oraya benim nasıl biri olduğumu görmek ve kızları tanımadıkları biriyle yalnız bırakmamak (oha abarttım!) için gelmiş olmasıydı ama hiç korktuğum gibi çıkmadı. İyi bile anlaştık. ;) Onların bunca zaman içinde gelişen ortak dillerine bile dahil oldum gibi bir ara. ;) Buluşmasaydık, toti gibi akılcıyken de eğlenceli; hmf gibi güleryüzlü, dürüst (ve iyi araba kullanan :)); crick gibi melek, yumuşacık birileriyle tanışmamış olacaktım. Geç oldu, son olmasın..
* Fotoğraflar kötü biliyorum ama çok içten, koydum ben de.. Kızmayın. Bu arada Defneciğim, otomatik makineyle çekildi bunlar, Canon için çanta bulamadım hala, pek sokağa çıkaramıyorum o yüzden. Sen de kızma bana.
* Toti kendi blogunda kendisinin hiç fotoğrafını koymadığı için saygı gösterdim ben de koymadım. Fikrini değiştirirse mutlulukla eklerim. ;)
-Biz artık çocuklu bir aileyiz! Gerçekten. Yok yahu, hamile filan değilim. Hatta bu çocuk epeyce gelişkin geldi evimize. Benim haylaz kardeş yetenek sınavı ile girilen üniversitelere hazırlanmak için bizde kalacak bir süre. Şişme yataklı, üstelik güneşin içine doğduğu bir odası, valizden ve tek raftan mütevellit bir gardrobu olsa da şikayet etmiyor şimdilik. Ben de memnunum halimden valla. Temiz, derli toplu. Marketten paketleri taşıyor, biz evde yokken su söylüyor, kapıya bakıyor. İnsan çocuğundan daha ne bekler! Belki bir de onu öptüğünde yüzünü buruşturmamasını.. O da olur herhalde zamanla. :)
-En son olarak bir şarkı koyacağım buraya crick için izninizle. Ben çook çok seviyorum bu şarkıyı. "Geç buldum, çabuk kaybettim" olmasa da idare edeceğiz artık.. Gitmesen olmaz mı yahu?! :(